4. gün diğerlerine göre daha dolu sayılırdı. Tommy Hilfiger olsun, Christian Siriano olsun birçok tasarımcı yeni koleksiyonlarını tanıttı. Ama benim en günün en sevdiğim iki ismi Prabal Gurung ve Monique Lhuillier oldu. Onun peşinden de Herve Leger geliyor.. Prabal Gurung bahar koleksiyonunda o vazgeçemediği tüylere bol bol yer vermiş anlaşılan. Bence çok da iyi yapmış. Onun işçiliğini çok seviyorum ve çok garip ama...
Üçüncü günün de ikinci günden pek bir farkı yoktu aslında. Tek farkı içinde Jason Wu'nun olması. Farklı tarzı ile etkileyici olmayı başaran Peter Som'un Bahar 2013 koleksiyonundan en sevdiklerim şu dördü oldu. Çiçekler bana biraz Louis Vuitton'u hatırlatsa da çok sevdim. Cushnie et Ochs bu yaz çizgisinde sade renklere yer vermek istemiş. Koleksiyon sadece beyaz, açık mavi, koyu mavi ve siyah renklerinden oluşan tasarımları...
Hem benim hem de sizlerin açısından yorumlaması daha kolay olsun diye New York Moda Haftası'nı gün gün incelemeye karar verdim. Dün mükemmel koleksiyonların gösterimi ile biten hafta birbirinden güzel tasarımlara ev sahipliği yaptı. Fakat ilk gün bir favorim çıkmadı, o yüzden onu atlayıp favorilerime fazla fazla yer vermek istiyorum. Belki ben baharı çok sevdiğimdendir bilmiyorum ama bu sene genel olarak ayrı bir güzellik...
Uzun zamandır bir 'Ne Farklı Olabilirdi?' yazısı yazmıyordum ve Sarah Gadon'un Uluslararası Toronto Film Festivali'nde görmek beni kendime getirdi diyebilirim. Hakkında yazı yazmam için çok uğraşmış belli. Yoksa o güzelim altın rengi dantel Dolce&Gabbana elbisesinin altına hiç yakışmayan o bir çift siyah topukluları giymeyi düşünmezdi. En azından benim düşüncem bu yönde. 1. Manolo Blahnik Metalik Deri Sandalet - $865 (bergdorf goodman) 2. Jimmy...
Uzun süredir hayatımda olup bitenlerden dolayı fazlası ile yoğundum ve bu sebeple blogum ile yeteri kadar ilgilenemedim ve açığımı kapatmak için fazlaca efor sarf ettim. Yalnız fazla efor sarf eden sırf ben değilim. Kristen Stewart da bana bu konuda keyifle eşlik ediyor. Stili hiçbir zaman tahmin edilemeyen güzel oyuncu geçtiğimiz günlerde karşımıza birbirinden güzel iki görünüm ile çıktı. İlk olarak Toronto Uluslararası Film Festivali'nde...
Keira Knightley bizlere katıldığı galalar aracılığıyla göz şenliği yaşatmaya devam ediyor. Toronto Uluslararası Film Festivali'nde yeni filmi Anna Karenina'nın galasında da bu şenlik sürüyor. Galaya Elie Saab'ın son couture koleksiyonundan çok güzel siyah, tül ve işlemelerin yoğunlukta olduğu bir elbise ile katılmayı seçmiş. Onun kırmızı halıdaki stiline aşık olduğum için ne giyse makbulümdür ama bu beni taa cennetin 7. katına çıkaracak bir tercih olmuş....
On the Road filminin güzel oyuncusu Kirsten Dunst filmin Toronto Uluslararası Film Festivali'ndeki galasına mükemmel bir Christian Dior elbise ile katıldı. Sadelik ve zarafet sanki Kirsten'ın vücudunda hayat bulmuş gibi. Elbise de Kirsten de birbirinden güzel ve normalde bir başkasının üstünde kesinlikle yakıştırmazdım ama ikilinin uyumu mükemmele yakın olmuş. Swarovski tokasıyla tamamladığı dalgalı saçları ve kırmızı rujunun çok yakıştığı makyajı ile görünümünü en güzel...
Yaz sezonunun mutlak anlamı nasıl bikini ise kışın da akla ilk getirdiği şey hiç şüphesiz kazaktır. Modanın her gün biraz daha gelişip büyümesi ile her sezon karşımıza farklı şeyler çıkmakta, haliyle bu sezon da kazaklar daha önce gördüklerimizin hiçbirine benzemiyorlar. Çoğunluğunu grafik ve geometrik şekillerinin kapladığı, klasik çizgililerden vazgeçilmediği ve geriye kalanların son derece farklı olduğu 2013 kazaklarına şöyle bir göz atalım.. 1. Aubin&Wins...
Baş rollerini Keira Knightley ve Jude Law'ın paylaştığı Tolstoy'un romanından uyarlanan Anna Karenina'nın dün Londra'da galası yapıldı. Ve beklediğim üzere Keira Knightley o kırmızı halıyı salladı. Herkes onun Chanel ya da Valentino arasında bir seçim yapacağını az çok tahmin ediyordu aslında. Ama kimse onun bu kadar beklenmedik ve güzel olacağını beklemiyordu. Keira büyük gecesine Chanel Couture sonbahar koleksiyonundan pembe bir elbise giyerek gelmiş....
Vogue Türkiye Eylül Sayısı Bu ay Eylül sayımı erken almama rağmen inceleme fırsatını yeni bulabildim ve 'Vogueokur' bölümünde Ağustos sayısı hakkında yazdığım tweet'i gördüm. Görür görmez çok mutlu oldum, çıkabileceğini hiç düşünmeden yazmam ve sonucun böyle güzel olması gerçekten mutluluk verici bir şey. Aslında bu benim tweet'imin yayınlandığı ikinci sayı. İlk tweet'im 'Yıl dönümü' sayısı olan Mart hakkındaydı ve Nisan sayısında çıkmıştı. Fotoğrafına...
Başlık biraz yanlış oldu sanırım. Çünkü ölümsüzlük bu durumu anlatmak için doğru bir kelime değil. Zombileşiyor mu deseydim acaba? Moda severler gittikçe yaratıcı hale gelmeye başladılar. Japon moda blogcusu ve aynı zamanda Tokyo'daki birçok moda dergisinde (bunların arasında Vogue Girl de bulunuyor) çalışan Misha Janette tırnaklarını yaklaşan Paris Moda Haftası için şimdiden hazır etmiş.. Yaklaşan dediğime bakmayın daha haftalar var. Moda etkinliğine katılacak bir...
En iyisini en sona sakladım.. Dolce&Gabbana Sonbahar-Kış 2012 kampanyası bence bu sezonun en iyi reklam kampanyası olmuş. Neden olmasın ki? Sıcak, İtalyan, kalabalık ve eğlenceli. Bu dört sözcük Dolce&Gabbana'nın kampanyasını tanıtmak için yeterli. Oyuncu Monica Bellucci, model Bianca Balti ve sosyetik Bianca Brandolini kampanyanın öne çıkan isimleri. Hadi gelin bu kalabalık İtalyan ailesine bir göz atalım.. Markanın çocuk giyimi de en az kadın...
Dior 50'li yılların ışıltısı ve zarafetini Mila Kunis'te yaşatmaya devam ediyor. Eskinin zarif kadını anlayışı sonbahar kampanyasında da aynen sürüyor. Mario Sorrenti tarafından çekilen kampanya ünlü kadın-paparazzi temasını işlemiş. Dior evinin ünlü çantası 'Lady Dior' ile Mila Kunis ise kampanyanın yıldızı. Sadece bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama çocuk giyim kampanyaları kadın giyim kampanyalarından kat kat daha güzel oluyor. Sanırım çocuğum olursa onun...
