Dün akşam Vegas'ta gerçekleşen Academy of Country Music Awards'a adını yazdıran tek isim bana göre Taylor Swift oldu.Yeni saç modeliyle birlikte stilinde değişikliğe giden Taylor daha kendi yaşına uygun giyinmeye başlamış ki buna en çok ben sevindim diyebilirim. 

J. Mendel imzalı iki parçadan oluşan kıyafeti tam etkinliğe göreydi ve hiç şüphesiz ki gecenin en iyi görünümüydü. Saçı, makyajı, derin yırtmacına son noktayı koyan ayakkabısı ile kesinlikle muhteşem görünüyordu.

Bu fikrime katılır mısınız bilmem ama bu görünüm Taylor Swift'in kırmızı halıdaki en iyi görünümleri arasında top 10'da yerini alır.

Son zamanlardaki kıyafet seçimleriyle olsun, tarzıyla olsun benim gözümde tam bir moda ikonu olan Nicole Richie bizlere çiçekli blazerın nasıl giyilmesi gerektiğini gösteriyor.

4 Nisan'da Kaliforniya'da gerçekleşen 'Fashion & Beauty Blog' konferansına House of Harlow markasının yaratıcı yöneticisi olmak hakkındaki deneyimlerini anlatmak için gelen Nicole Richie görünümünü tamamen basit ve havalı tutmayı başarmış.

Bize de çok az ama dikkat çekici parçalarla nasıl çiçek desenli blazer giyileceğini göstermiş oldu.

 

Son zamanlarda kırmızı halıları kasıp kavuran takım elbise trendine bayıldığımı söylemiş miydim?

Maskülen parçalara kadın dokunuşu değdiğinde ortaya çıkan muhteşemliğe bayılmamak mümkün mü peki? Sanmıyorum..

Kırmızı halıda, bir programa katılırken, gece dışarı çıktığında ya da sadece giymek istediğinizde. Her ortama uygun olduğunu düşündüğüm takım elbiseler gerçekten çok güzel duruyor Hollywood bayanlarının üzerinde. Kendine yakıştıramayan, güzel taşıyamayanlar da olmuyor değil ama biz işin pozitif tarafına bakalım.

Siz de benim gibi bu akıma tutuldunuz mu?

Efsanevi moda tasarımcılarının çok fazla biyografisi çıkmaz. Ama çıktığında da tadından yenmez. Tıpkı bu yazıya konu olan filmde olduğu gibi. 

Şu anda halen vizyonda olan filmi geçen haftasonu izleme şansım oldu ve tek kelimeyle bayıldım! Fransız yönetmen Jalil Lespert tarafından çekilen film eksiksiz ve gerçekçi bir şekilde Yves Saint Laurent'ın hayatına değinmiş.

Hem Fransız filmi oluşu hem de Yves Saint Laurent'ı konu alması sevmem için öncelikli nedenler oldu. Ama filmi izlerken oyuncu seçimlerinin de tam yerine oturduğu gözümden kaçmadı. Cezayirli tasarımcıyı filmde Pierre Niney başarıyla canlandırmış. Ama Yves Saint Laurent'ın hayatındaki esas adamı oynayan Guillaume Gallienne de bir o kadar başarılıydı. Karl Lagerfeld ile Christian Dior canlandırmaları ise dış görünüş olarak tam 12'den vurulmuş diyebilirim.

Tasarımlarındaki dahiliği ve titizliğini, her şeyin altında onun imzası olmasına rağmen iş övgüleri kabul etmeye geldiğinde ne kadar utangaç bir tavır sergilediğini ise çok güzel bir şekilde yansıtmışlar. Bir süre boyunca Christian Dior'un ölümü sonrasında Dior moda evinde çalışmaya başlamasını ve daha sonra sınırlarından kurtulmayı isteyerek kendi markasını kurmasıyla dünya çapında trendleri belirleyen ikonik bir marka haline gelişini ise etkileyici bir şekilde göstermişler. 

Film Yves Saint Laurent'ın moda alanındaki yaptığı devrimleri, ikonikleşen tasarımlarını ve başarılarının yanı sıra hayatının adamıyla olan ilişkisini de konu alıyor.

Filmde kullanılan tasarımlar ve çizimler Pierre Berge'nin izniyle Yves Saint Laurent arşivlerinden çıkma. Bu durum daha da gerçekçilik katıyor bütün filme. 

Ben filmi gerçekten beğendim. Hem film hem de moda severlere hitap ediyor bence. Ve eğer siz de filmleri ve modayı seviyorsanız bu filmi kesinlikle izlemelisiniz.